Bu sene kızım kreşe başladı. Ve
beklenildiği üzere hiç olmadığımız kadar hasta olduk. İlk senenin zor
geçeceğini biliyordum ama buna rağmen bu kadar hastalanacağını tahmin
edememiştim. İşte bu noktadan sonra işler değişti.
Kızımı küçüklüğünden beri götürdüğüm doktoru, kendisi
55 yaş dolaylarında, herşeyin oldukça normal olduğunu, hastalanarak
bağışıklığının güçleneceğini endişelenmemem gerektiğini söyleyerek hiç
bir vitamin önermedi aksine vitamin kullanmamam konusunda beni ciddi bir
şekilde uyardı. Yine benzer yaşlarda bir başka çocuk doktoru kendi çocuk
doktorumuzu teyit etti. Ben de kızıma hiç vitamin vermeden sarımsak, tarhana
turşu, c vitamini, yoğurt, kefir, balık kuruyemiş, köy tavuğu, tahin pekmez bal
gibi ürünlerle kendimce iyi beslemeye çalıştım.
Ancak hastalıkların önüne
geçemediğimin farkındaydım. Çevremdeki anneler kızımın öksürmesini ateşini
viral enfeksiyonunu gördükçe duydukça vah zavallı yavrucak bu senede ne kadar
hastalandı, bir kan tahlili mi yaptırsanız acaba, bir şeyler mi kullansanız
diyor bana kendi kullandıklarını öneriyor; çocuklarının hastalanmaması veya
hastalığı çabuk atlatmasıyla övünüyorlardı. Eczacım artık besinler eskisi gibi
değil düşündüğünüz vitamini besinlerden alamıyorsunuz sizce yediğimiz balıklar
yeterince soğuk su balığı mı omega 3 alabildiğinizi yada çocuğunuza
verebildiğinizi mi düşünüyor musun diyerek kendimi yetersiz hissettiriyordu.
Kendimi oldukça arada sıkışmış
hissediyordum. Doktorlarıma ve söylediklerine güveniyor ve dışarıdan hap
ve/veya şurup şeklinde vitamin alma işine içsel sesim karşı çıkıyor ancak
kızımın sürekli ateşlenmesine ve her beta olduğunda antibiyotik kullanmasına
üzülüyor, yaptıklarımı meşru kılmaya iyi bir anne olduğumu, çocuğumun sağlığını
herkesten çok düşündüğüm konusunda insanları ikna etmeye çalışıyordum, şimdi
dönüp olan biteni düşündüğümde. Ancak herşey ve kızımın gelişimi oldukça
normaldi.
Kendi naçizane gözlemim, bu vitamin kullandırma
konusunda eski jenerasyon doktor ve eczacıların daha şüpheci davrandıkları,
yeni nesilin ise çok da riskli görmediği idi.
Çalışan bir anneyim, büyükşehirde yaşıyorum
(çocukların sürekli AVMlere götürüldüğü her türlü katmerleşmiş mutasyona
uğramış mikroplarla karşılaştırıldığını saymıyorum bile). Kızım her
hastalandığında en azından ilk birkaç gün izin alarak ateşi düşene toparlanana
kadar bakıyor, sonra da ya kreşine gönderiyor ya da bir iki gün daha dinlensin
diye babaannesine gönderiyordum. Kızım her hastalandığında şanslı değilsek biz
de hastalanıyorduk. Ona vitamin vermeyen ben kendim için D vitamini ve
B12 takviyesi alıyor, kızım gibi besleniyor, zencefiller zerdeçallar
yiyor hastalanmamın önüne geçemiyordum.
Kısacası, o yorgun... ben yorgun...
eşim yorgun... Hepimiz onun bağışıklığının güçlenmesini sabırla bekliyorduk.
Birgün kızım yine ateşlendi ama eşim de ben de işte oldukça yoğunuz mümkün
değil izin alamayız, kızımı da o gün için zar zor bırakabildim babaannesine.
Herkesin yaşamı kendi işi vardı, bir şekilde bunu da öğrenmem gerekiyordu. İzin
mi yoksa rapor mu alsam ne yapsam diye düşündüğümü ve darlandığımı
çok net hatırlıyorum. O ara tepem attı. Tüm olana bitene saydırdığımı ve
başlıkta geçen vitamin çekirdek aile ve yalnızlık kurgusu üzerinde oldukça
düşündüğümü hatırlıyorum.
Sanırım eskiden büyük aileler
halinde yaşanırdı ya da anneler çoğunlukla ev hanımıydı. Çocuk hastalandığında
bir an önce ayağa kalksın diye vitaminler verilmez akla vitamin bile gelmezdi.
Çocuk evde yatar, iyi beslenir, dinlenir, toparlanır iyileşince de tekrardan
okuluna giderdi.
Bugünlerde hepimiz bir nevi at gibi
olmalıyız, hemen ayağa kalkmalıyız, çocuklarımızın uzun süreli hasta olma
lüksleri yok; bizim onlara bakma ve hasta olma lüksümüz yok. Sistem, iş ve
özlük haklarımız bizden bunu talep ediyor. Çekirdek aileyiz ve bir nevi
yalnızız. Herkes iyi olmalı, işine okuluna en kısa sürede dönmeli. İşte bu
minvalde vitaminler işin içine giriyor. Hasta olmamak
ve çocuklarımızın hasta olmaması için bahar geçişlerinde öncesinde
sonrasında ama hep bir şekilde düzenli olarak vitamin almamız için zorluyor
yaşamımız. Buna ikna olmuş yüzbinlerce aile var, senin vitamin vermek
istemeyişin ise bir şekilde garip karşılanıyor günümüz Türkiyesinde.
Vitamin vermeden çokça hastalanarak
çokça yorularak gündelik yaşam konforumuzu yitirerek, iş ile ev arasında
bölünerek bir yılı geride bıraktık gibi. Kızımın bağışıklığının bir nebze
güçlendiğini umuyor, gelecek yılı düşünüyorum.