24 Ağustos 2017 Perşembe

İyileşmek Sevgiden Geçer

Sarılın, çocuklarınıza sıkı sıkı sarılın, sırtını sıvazlayın, buradayım deyin, geçecek deyin, güven verin.... 
Bu aralar en çok takık olduğum konu, her bebek /her küçük çocuk düştüklerinde, kafalarını bir yere çarptığında veya dedikleri yapılmadığında  genelde canı acıdığından/ isteği yerine getirilmediğinden veya gün içerisinde yaşamış olduğu stresini atmaya ihtiyaç duyduğundan ağlar. 
Buraya kadar her şey normal, normal olmayan annelerin veya babaların takındıkları tavır...
İlgilendiklerini göstermiyorlar, yokmuş, olmamış gibi davranıyorlar ve bunu çocuğun iyiliği için yaptığını ifade ediyorlar. İlgilendiklerinde çocukların daha çok ağladığından bahsediyorlar, elbette ağlayacaktır, size de öyle olmaz mı ? Yanında kendinizi iyi güvende hissettiğiniz birisi kötü bir günün/olayın sonunda size dokunarak ne oldu yardım edebileceğim bir şey var mı diye sorarsa hüngür hüngür ağlayarak rahatlamaz mısınız ? Aynı şey sizce çocuğunuza da olmuyor mudur ?
Aslında bu bilindik bir çocuk eğitim yöntemi, çevremde sıklıkla da görmüşlüğüm var. Ama şimdilerde canımı acıtıyor, hele de annelerin/babaların üstten üstten ve de bazen uzaktan (ten temasında bulunmayarak) bir İsviçre mürebbiyesi edasıyla "acımadı ağlamıyoruz", "ağlamakla dediğini yaptıramazsın" demelerini  acımasız buluyorum, çocuklarının küçük gönüllerinde yaralar açtığını düşünüyorum.
Ağlıyorsa canı acımıştır, talebi sizin kırmızı noktalarınızdan birisiyse yine isteğini yerine getirmeyin, ama sarılın, sevin, öpün, koklayın, iyi hissettirin, sakinleştirin, sakinleştiğinde de neden yapamayacağınızı anlatın.
Belki bu seferlik ağlama krizini yeterince iyi yönetemeyeceksiniz ama sarılmanız sonraki zamanları da etkileyecek şekilde iyi gelecektir çocuğunuza veya beklediğinizden daha çabuk bir şekilde çocuğunuz sakinleşecektir. 

Dokunmanın sevmenin, sarılmanın gücüne inanın....

Not: İyileşmek sevgiden geçer, bu cümle şimdilerde okuduğum Nilüfer Devecigil'in Işığın Yolu adlı kitabından…

14 Ağustos 2017 Pazartesi

Memeyi Emmeyi Şefkatle Sonlandırmak

Bugün önemli bir gün, bu hafta sonu kızımla meme emmeyi sonlandırdık. Açık konuşmak gerekirse, doktorumun tavsiye ettiği ayı dikkate alarak (23 aylık) ben bitirmemiz gerektiğini ona anlattım, o da anlamak zorunda kaldı. İkimiz de üzgünüz... Bu konuşmayı yaptığım ilk dakikalar o çok ağladı, ben çok üzüldüm, konuşma sürerken aklımdan erken miydi, hazır değil miydi, yöntemim mi yanlıştı diye sorular geldi geçti, heyecanlıydım.
İlişkilerde çok seven tarafın ağlaması gibi hıçkıra hıçkıra ağladı. Ya da kuzumu hiç bir türlü ağlatmayla terbiyeye inanmayan benim için kızımın ağlaması bana çok ama çok uzun geldi. Deprem gibiydi, aslında 3 dakika süren ama  uzun koca geçmek bilmeyen 3 dakika gibi...
İki haftadır kızımın sıkıntılarını dikkate alarak ertelemiştim, bu hafta sonu keyfinin ve enerjisinin iyi olduğu görünce kızımla konuşmaya başladım. Cümleye nasıl başladım nasıl devam ettim açıkçası heyecandan hatırlamıyorum, kızım kadar benim için de oldukça önemli bir dönemin sonlanmasıydı ne de olsa...
Kızımın dil gelişimi aydaşlarına göre oldukça gelişmiş, anlayabilen ve kendisini iyi anlatabilen çocuk, bu bir çok şeyi kolaylaştırıyor bir bakıma.
Kızıma meme perisinden bahsettim, kızım doğduğunda gelen annesinin memelerine süt koyan bir periden.. Bu peri sayesinde sen büyüdün kuzum dedim, emekledin tay tay yaptın, yürüdün, koştun zıpladın konuşmaya başladın, bu kadar büyüdüğümüz için meme perisi gelip, ama bu kuzu cok büyümüş aferin ona ben o zaman artık bu sütü başka küçük ınga bebeklere vermeye gideyim, onlar da büyüsün dedi, dedim. Ben de üzüldüm kızım, ama meme perisinin anlattıklarını da anladım dedim. İsmen tanıdığı arkadaşlarının isimlerini zikrettim, dün de o kardeşe gitmiş, ona da çok büyümüşsün yarın da diğer kardeşe gidecekmiş.
İki gün boyunca onunla hep yanyana koyun koyuna yattım oynadım, şakalaştım, ben buradayım kızım dedim seni çok ama çok seviyorum...
Umarım kızımı yaralamamışımdır, bu süreci doğru düzgün tamamlayabilmişimdir.

Seni çok seviyorum kızım, sen dünyaya geldiğinden beri, dünyam değişti, sinem genişledi...
İyi ki varsın !!!

10 Ağustos 2017 Perşembe

İçimi Dökme Mecraları

Başlangıçta herkeste olduğu gibi bu bloğu kendim için oluşturmuştum.  Söz uçar yazı kalır mantığıyla kendimi kendime anlatmak, düşüncelerimi duygularımı netleştirmek için.
Üretken bir blog yazarı olmadığım, bilgisayarın başına geçmeden önce ne yazmayalım diye endişelendiğim, acaba okunur muyum hayaliyle ortaya koyduğum her yazının birilerinin kalbine beynine ruhuna dokunmasını istediğim açık...
Bu tavrım her zaman olduğu gibi, beni hayatta üretmekten ve uygulamaktan alıkoyuyor. Ama bugün aldığım bir yorum beni heyecanlandırdı. Yazdıklarımın birisinin yüreğine beynine dokunduğunu bilmek... Sanırım her blog yazarı yaşamıştır bu duyguyu.